12 Nisan 2010 Pazartesi

Güzel Fotoğraf Gibisi Yoktur Be Nebahat Abla


                                                                 The Hand Collector, France
  Fotoğraflara bakmak bazen o kadar huzur verici ki, çalışmalar nasıl bir zeka ve bakış açısı ile yansıyorsa kendine hayran bırakıyor. Hepsi için değil tabi, işin tekniğinin bilincinde olanlar için de demiyorum. Fotoğraf bakmaktan mutluluk duyup, hata aramayanlara sesleniyorum!
  Böyle Flickr, Deviantart gibi sitelere “favori” yapmak için girenler, kişilerin dünyası ile birden yakından ilgilenenler. Sanki dünya o gün o renkteymiş gibi davrananlar. Davulculara para vermekten kaçınmayanlar, çaktırmadan manzara çekenler. Adobe Cs bilmem kaç yerine Paintshop, Photoscape kullanıp çerçevelerden nefret edenler, akşamları çay demlenmesi gerektiğini düşünenler, okul defterlerini özenle saklayanlar, post modern kitaplardan ziyade dünya klasiklerini bitirmeye çalışanlar, el işinden hoşlananlar, müziği kulaklıkla dinlemeyi tercih edenler, ülkedeki envai çeşit cipsleri deneyip en son yalnızca birinde karar kılanlar, evdeki eski fotoğraflara binlerce kez bakıp, çocukken salak olduklarını kabul edenler…


Anja Mulder

  Şey için yazdım bunu, yarın falan hayat sadece bize güzel olacak gibime geliyor.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Deli Uğraşısı: Dil ve Kelimeleri

Aklıma geldi geçen, advence, upper int, intermediate, beginner seviyesinin gramerini neye göre seçiyor falan diye düşünmeye başladım. Yani çok zor olmasa gerek bunu ayırmak. İşte tense'leri verirsin mesela begninner'da, ama geniş kullanım özellikleri advence'e kadar gider vs. Mesela present perfect dediğimiz, yeni başlayanlar için İngilizce'nin daimi ve enterasan özellikli zaman dilimi. Genelde geçmiş zaman kipinde karşılığını bulsak da anlamsal olarak "geniş" zamanı kapsar ya, "I've just brushed my teeth. - Dişlerimi henüz fırçaladım." (Şu henüz kelimesinin kullanımı çok da şahane değil, henüz henüz diye yabanlaşsanıza, çok garip oluyor.) Ama böyle saçma sapan canın sıkılınca falan da kullanmaya başlarsın -cidden-, o da öyle bir zaman aralığında verilmiş olur. Türkçe'den yaklaşan insanların o tense'i kullanmaları zordur; yani bana göre geçmiş, geniş gelecek, şimdiki. Sen niye araya girip derbeder ediyorsun? Bu konuda dertlenmek bir ayrı... Velhasıl görünen beginner derdi advenced insanı da etkileyebiliyor. Reklam gibi olmaksızın reklam olacak ama Els kitabı açık açık kullanım alanlarını verir bu konuyla ilgili. Bakıyorsun, sorun başlarda ama içlere kadar dalabiliyor.

Gramer dediğimiz, ki hangi dilde olursa olsun, delinin kuyuya taş atması ile süper örneklenebilecek bir alan hatta bilim dalı. Hatta disiplinlerle beslenen bir canavar. Yani adamlar hakkında felsefik tartışmalar yaratıyor, kafaları darma duman edebiliyor. Gel gör ki çoğu şeyi benzeyen iki dil, Almanca ve İngilizce örneğin, birbirleri ile içe içe görünse de ne kadar farklılaşıyor. Dili kullanırken arkana aldığın başka bir dil desteği ise tamamen tek bacaklı bir tripot görevinde. Tam olarak yaslansan düşebileceğin, ama arkanda hissetmek istediğin bir araç. Tekrar aynı örneğe dönmek isterim bu noktada. Almanca'nın Das Perfekt zamanınana. Yaklaşıyorsun, evet bu geniş zaman diye, ama bakıyorsun bildiğin "di"li geçmiş zaman. Genel kullanımda İngilizce'deki perfect'i de içerebiliyor. İçte hem güvenip güvenemeyeceğin tripot arkanda beliriyor.


Elbette dilbilgisi sorunları asla bitmiyor, ancak gene bir şekilde kullanımla, tanımla anlaşılabiliyor ne kadar boşluklu kalsa da, iletişim amacına ulaştırabiliyor insanları. Ya da farklı zor noktaları başka başka insanlarca kurcalanıyor ama asıl sorun var ki,

o da kelimeler.

Dil kursuna gitmedim ama, kaynakları elime geçtikçe ve yıllarla beraber oluşan daimi bir merak uyandırır bende. Yahu bir dilin kelimesini neye göre seviyelendirebiliyorsun ki? Advenced kelimeler yok efendim o bu şu.

"Corpulent" örneğin, advenced kelime dahilinde geçiyor ve formal olarak "kilolu" demektir. Yani bildiğimiz "Fat"in kibarı. Şişman demenin kibar yolu en iyi seviyeden mi geçiyor? Neden?

Çok kullanılmadığı için mi? Fransıca kaynağı diye mi :) ?

Bilen varsa, aklı eriyorsa lütfen bilgilendirsin!

4 Nisan 2010 Pazar

Benim gafletim

İnsanlar meşgul oldukları zaman hep erteledikleri şeyi yapmak isterler ya, hani sınav dönemi o çok severek aldığınız kitaba başlama, bir öykü yazayım, yok efendim şu albümleri dinleyeyim, oo şu güzel filmi izleyeyim isteği kaplar içimizi, dışımızı. Aslında her yanımız bir kültür aşkı, bir sosyallik, bir dolulukla geçmek ister.

Tüm bunlar fani ruhun bize düşürdüğü manyak ötesi gafletlerdir bence!

Ezberlerken öğrenir, öğrenirken beynimizin kıvrımlarını aslında bize pek de lazım olmayacak bilgilerle doldururuz ya. İşte o an gül bahçeleri geliyor aklıma, mehtapta tatlı geceler, arabada film izlemek, Gülşen Bubikoğlu...

Son soru: Neden nisan ayındaki havanın güzelliği bir afet gibi korkutuyor?

Son deyim: Havada karada kapmak.