2 Temmuz 2009 Perşembe

Erken Ses

Çok erken girdi hayatına. Hiç tahmin edemedin geleceğini. Öylesine hazırlıksızdın ki, toparlanman zamanı epey aldı. Bazı anlar çok boş hissetmiştin olaylara, kendini bilmiyordun, renkleri kavrayamıyor, çıkan müzikleri hiç duymuyordun. Bir yarıştı bu, sürekli koşuyordun ama bitiş çizgisinin olmadığının hiç farkında değildin.

Sonra kapı çaldı.
Kim o?
Ben.
Aslında sen.

Şimdi içeridesin ya, bazen bilinmiyor nereye oturman gerektiği. Tam ortaya koyamıyorsun, hiç hazır değilsin çünkü. Evden ses çıkmıyor, görülemiyorsun çünkü. Körleşiyor herkes aniden, sanki herkes siyah bir bant takmış gözlerine. Yok sayılıyorsun, ne senin hatan, ne de diğerlerinin ama… sadece benim olabilir, seni nereye koyacağımı bilemediğim için.

Böyle oturmalısın belki de, dış odalardan birine.
Ama şimdilik.

Gelmek mi isterdin?

Bilinemiyor, zaman akıyor. Saate baktıkça baş dönüyor. Gözler yavaşça akıyor. Zamanlama harikulade, ateş yanıyor, insanlar gülüyor.

Yine bir melodi duyuluyor. Uzaktan el sallayanlar. Gelip konuşanlar…
Gelip gitmeyenler. Sarılan ağaçlar.

Sonra yine kapı çalınıyor. Güzel bir cuma gecesi, hafif serin.
Gelen yine bir zarf, ikinci, birinci, üçüncü şahıs. Belki tekil, kimi zaman çoğul.
Merhabalaşılıyor.

Nereye koyuyorsun artık kendini.
Sadece kendin seçiyorsun.
Kim olman, ne olman gerektiğini.
Sadece sen.

Kimi zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder