10 Temmuz 2009 Cuma

Taklitçi

Sorgusuz sualsiz kabullenmişti durumu. Arabalar hızlıca geliyordu üzerine doğru, düşünmek dahi istemedi. Susamıştı çok, şimdi ölüm fazla erkendi.
Yolsa kıvrılmadan yan taraftaki büfeden su almıştı.
Devrilen arabaların sesini uzaktan işitti.

-

Sesiniz hiç gelmiyor, dedi, biraz daha yükseltir misiniz?
Ayakuçlarında yükseldi sadece, sesini yükseltmeyi hiç öğrenememişti.

-

Ellerini sıcak tarafta tutmaya çalışırken soğuğun ne olduğunu çoktan unutmuştu.

-

Kalbiniz mi acıkmıştı? Aşk bile doyurmuyordu, çünkü zaten bu duygu hiç olmamıştı. Bunu öğrenemeden aşk sanıp, kutunun içine girmiştiniz bile.

-

Kayan zamanı düşündü, sanki yelkovanın üzerinde hissetti kendini, ancak tarihi döndürecek sabrı hiç bulamamıştı, gücü ancak güne yetti.

-

Bir itfaiye arabası hiç yangın olmayan bir eve yaklaştı, durdu, içindeki itfaiyeciler hızlıca indi. Hortumlarını çıkarıp eve su dökmeye başladılar. “Neler oluyor” dedik, “Yangın söndürebiliriz.” dediler. “Yangın yok ama,” dedik. “Ya çıkarsa?” dediler.

-
o gece hayali arkadaşı son nefesini verirken şunları söyledi, “diğerini hemen yanıma yolla”.

-

Paris’te bir gece her şey yerle bir oldu. Herkes Eyfel kulesine tırmanıp tüm şehri selamladı, kuleyi orta yere düşürdü, tüm yıldızlar saçıldı.

-

Hep içinden geldiğini söylerdi, bir türlü inanamazdık, ama gerçekten iç’inden geliyordu.

-

kıskançlık hepten yerilmiş bir duygudur, sakın ona inanıp arabasına binmeyin, şekerini almayın çocuklar.

-
bir müsaade istedi, ikincisine kendini kapattı, üçüncüsünde ise hiç sormadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder